Ortahisar Belediyesi’nin düzenlediği ‘Kudüs- Cihad Davamız’ isimli konferans Filistin gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Konferansa konuşmacı olarak Gazeteci-Televizyoncu-Tarihçi Kadir Öztürk, başlangıcından itibaren Filistin meselesini bütün açıklığıyla beraber anlattı. Konferans, vatandaşlar ve öğrenciler tarafından ilgiyle karşılandı.
GAZZELİ ÖĞRENCİNİN ANLATTIKLARI KAN DONDURDU
Konferansa katılan Gazzeli Yahia Adwan (25) isimli öğrencinin anlattıkları dinleyicilerin kanını dondurdu. Karadeniz Teknik Üniversitesi, (KTÜ) Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünde yüksek lisans eğitimine devam eden Yahia Adwan, İsrail’in 7 Ekim’de başlayan saldırılarının üçüncü gününde Gazze’nin en işlek caddesinde yer alan Jabayla Kamp’ın bombalanması sonucu 30 yaşındaki ablasının şehit olduğunu anlattı. Kanser hastası babasının da İsrail’in Filistin’de uyguladığı kısıtlamalar nedeniyle ilaçlarını alamaması sonucunda yaşamını yitirdiğini ifade eden Adwan şöyle konuştu: “Ablam saldırılarının üçüncü gününde anneme para göndermeye giderken, Gazze’nin en güvenli, en işlek caddesinde Jabayla Çarşısı’nı İsrail’in bombalaması sonucu yaklaşık 100 kişi şehit edildi. Ablamda bunlar arasındaydı, 30 yaşında ve iki çocuğu vardı. Abim yaralandı. Ablam hâlâ enkazın altında, çıkarılamadı. Çünkü yaralı olanları enkazlardan çıkarıyorlar, ölülere zaman ayıramıyorlar.”
“DÜNYA SESİMİZİ DUYMUYOR”
Dünyadaki 50 İslâm ülkesinin Gazze’ye yardım için bir bardak su bile gönderemediğine vurgu yapan Adwan sözlerini şöyle sürdürdü: “19 gün oldu şimdiye kadar 7 bin şehit var. Enkazların altında 2 bin şehit var. Bunlar istatistiklere eklenmedi. Şu an Gazze’de 9 bin ya da 10 bin şehit var. Bunların içinde 2500 çocuk, yaklaşık 1500 kadın var. Şimdiye kadar sadece sivilleri vuruyorlar. İsrail gece gündüz uyarı yapmadan vuruyor. Saatte 50 ile 100 kişi arasında insanı şehit ediyorlar. Hepsi sivil. Enkazın altında 2500 ceset olduğu için salgın tehlikesi var. Gazze’de savaş gerçekten düşündüğünüz gibi değil. 50 İslâm ülkesi var. Bunlar Gazze’ye şu ana kadar bir bardak su bile içirmediler. Gazze’ye şu ana kadar hiçbir yardım aracı girmedi. Gazze’ye günlük 500 aracın girmesi gerekirken sadece 20 araç girebiliyor. Ve bunlar içerisinde yakıt gibi hiçbir şey yok. Şu an Gazze’de hiç elektrik yok. 2005’ten sonra İsrail Gazze’den çıktıktan sonra Gazze’nin çevresinde kaldı. Savaştan önce Gazze’ye elektrik 4 saat veriliyordu, 20 saat kesiliyordu. Gaz yok, su yok, havalimanı yok. 20 yıldır dünya bizim sesimizi duymuyorsa, artık biz sesimizi duyuracağız. Gazze’de olan olaylar yeni bir şey değil. Dünya bizim sesimizi duymadı. Şu anda savaşta sesi duydular ama bu ses bizim sesimiz değil, İsrail’in sesidir. Müslümanlara gelince, 50 Müslüman ülke Gazze’ye bir su bile içirmediler.”
“ÖLENE KADAR SAVAŞACAĞIZ”
Gazze’de sağlık sisteminin tamamen çöktüğünü, hastanelerdeki yaralıların ve hastaların ölümle karşı karşıya geldiğini kaydeden Adwan, “Sağlık Bakanlığı’ndan gelen son açıklamada sağlık sisteminin çöktüğü ifade ediliyor. Hastanelerde anestezi yaptırmadan ameliyat oluyorlar. Hastaların hastanede ölme tehlikesi var. Sadece Gazze’yi yok etmek istiyorlar. Biz Gazze’den çıkmıyoruz. Ben abimi, ablamı kaybettim, babamı da esasında İsrail’in yüzünden kaybettim. Gazze’de bir sıkıntı varsa o da İsrail’e aittir. Gazze’yi vurmak için bir bahaneye bakıyor. Dünya bizim sesimizi duymadığı için biz kendimiz mücadele ediyoruz. Biz Gazze’de turist değiliz, biz hak sahibiyiz. Kendi topraklarımızda yaşamak istiyoruz. Sade kendi vatanımızda insan gibi yaşamak istiyoruz. Savaşmaya devam edeceğiz, hiç durmayacağız. Burada herkesin bir kaybı var. Ama kanımızın son damlasına kadar burada savaşacağız. Gazze’nin nüfusu 2.5 milyon biz ölene kadar savaşmaya devam edeceğiz. Savaştan sonra Gazze’de bir milyon kişi kalacak ev bulamayacak. Annemle dün konuştum, ‘biz artık bundan sonra evimiz olmadığı için çadırda yaşayacağız’ dedi. 2023 yılında insanları öldürüyorlar ve öldüremediklerini de çadırda yaşamaya zorluyorlar. Biz kanımızın son damlasına kadar savaşmaya devam edeceğiz. Zafer bizim olacaktır inşallah.” ifadelerini kullandı.
“SİYONİZM YAHUDİLER İÇİN ÖVÜNÇ KAYNAĞIDIR”
Televizyoncu, Gazeteci ve Tarihçi Kadir Öztürk ise, Filistin meselesiyle ilgili haberlerin verilirken dikkatli bir dil kullanılması gerektiğini ifade ederek, “Gazzelilerin yaşadıklarını bir insan olarak bizim kaldırabilmemiz çok zor. Filistin meselesi Kudüs merkezli bir meseledir. 7 Ekim Filistin ve Ortadoğu tarihi açısından çok önemlidir. Ancak bu ilk değil, son da olmayacaktır. Ekim’deki gerçekleşen olay bir saldırı değil, bir operasyondur ve harekâttır. Filistin ile ilgili haberleri verirken dikkatli bir dil kullanmayınız. Siyonizm bir Yahudi için alçaltıcı bir kavram değil. Onlar için bir övünç meselesi. Davut Aleyhisselâmın gömüldüğü dağın adı Sion Dağı’dır. Bize göre Ebu Davud Dağı… Kudüs merkezli bir İsrail devletinin kurulma hedefine Siyonizm denir. Dolayısıyla bir Yahudi’ye siyonist demek onun için övgüdür. Siyonistlerin en rahatsız olduğu konu Siyonizm değil, işgalciliktir. Yani onlara Siyonist işgalci diyeceksiniz. Kudüs bu işin merkezindedir. Zaten Müslümanların harekâta verdikleri isim Aksa Tufanı’dır.” diye konuştu.
“3. DÜNYA SAVAŞI ÇIKABİLİR”
Filistin Meselesinin 3. Dünya Savaşı çıkartabilecek bir yapıda olduğunun altının çizen Kadir Öztürk, “Kudüs sıradan bir toprak parçası değil. 3. Dünya Savaşını çıkartabilecek bir olaydır. Yani Filistin meselesi İsrail-Hamas çatışması değildir. Bu tamamen yanlış ve İsrail’e hizmet eden bir anlayıştır. 2017 yılında Trump, ABD büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıdı. Bu normalde dünya savaşı çıkartabilecek bir durumdur. O nedenle Avrupa ülkeleri Kudüs’e elçiliğini taşımadı. Şu an ABD’nin en büyük savaş gemileri Filistin kıyılarındadır. Bütün Avrupa İsrail'in yanında olduğunu açıkladı. Soruyorlar bize neden 7 Ekim diye? Ben de diyorum ki, neden 7 Ekim’e kadar beklendi. Çünkü bölgede yıllardır zulüm ve katliam var. Dolayısıyla algılar çok önemli. Filistin’de 1917’den beri işgal sürüyor. Şu anda dünya üzerinde kendi toprakları dışında yaşamak zorunda kalan en büyük topluluk Filistinlilerdir. Dünyada toplam 14 milyon Filistinli var. Bunun 7 milyonu işgal altındaki Filistin’de, 7 milyonu da Filistin dışında yaşamak zorunda. Lübnan, Türkiye, Mısır, Ürdün ve diğer ülkelerde yaşıyorlar. Yaşama hakkına saygı duyulmuyor, eğitim ve diğer hakları sürekli engelleniyor. İtiraz edenler yani direnenler yıllarca işkence görüyor. Şu anda İsrail hapishanelerinde 5 bine yakın Filistinli var. Bunları işledikleri suç yok. Ama İsrail’e göre kendilerine direnme göstermişler.” dedi.
“GAZZE EN ÖZGÜR YERDİ”
Kudüs’ün Yahudiler, Müslümanlar ve Hristiyanlar için kutsal bir mekân olduğunu belirten Öztürk, “Siyonist Yahudi en çok itiraz eden kişiden rahatsız olur, yoksa Müslümanlardan değil. Filistinlilerin en önemli özelliği direniş ruhudur. Bunun için sorun yaşıyorlar. Gazze 16 yıldır tam abluka altında. Üç inanç açısından Mescidi Aksa çok önemli. İslâm açısından bakacak olursak, İsra ve Miraç burada gerçekleşti ve ilk kıblemiz de Kudüs’tür. Hristiyanların da burada Kutsal Kabir Kilisesi var, burada hacı oluyorlar. Yani Kudüs sıradan bir şehir değil. Yahudilerin Arz-ı Mevud inancı var. Arz-ı Mevud nedir? Onların tahrip edilmiş kitaplarında ‘Fırat Irmağı’ndan Nil Nehri’ne kadar olan bölgeyi sana ve zürriyetine verdim’ diyor. İsrail’in bütün bakanlıkları Kudüs’tedir. Meclis organı olan Knesset de Kudüs’te. Knesset’in ana duvarında Arz-ı Mevud haritası asılıdır. İsrail bayrağındaki mavi çizgi de Nil ile Fırat arasındaki toprakları temsil eder. İşte bütün mesele bu. Şu ana kadar Gazze, Filistin toprakları içindeki en özgür yerdi her zaman için. Çünkü orada İsrail polisi ve askeri yoktur. Diğer Filistin topraklarında İsrail askerleri ve polisleri var.” diye konuştu.
“İSRAİL EN BÜYÜK YENİLGİSİNİ ALDI”
Filistin’e ilk Yahudileri İngilizlerin gemilerle 1917 yılından itibaren getirmeye başladığını ve burada İsrail devletinin temellerini attığını ifade eden Öztürk, “Filistinliler topraklarını satmadı, her gün toprakları zorla, hileyle, cebren ellerinden alındı, silahla işgal edildi. İsrail, Mescidi Aksa’nın çökmesi için altınlar tüneller kazıyor. Burada onlar için kutsal olan Süleyman Mabedini yeniden inşa edecekler. Şu anda Mescidi Aksa’da çatlaklar var. Filistin’i Hz. Ömer İslâm topraklarına kattı. Bir Kürt olan Selahaddin Eyyübi, Kudüs’ü Haçlılardan geri alarak tekrar İslâm toprağı yaptı. Ve Türk padişahı Yavuz Sultan Selim de burayı fethetti. O nedenle Filistin meselesi bütün Müslümanların meselesidir. 1917’de Osmanlı bölgeden ayrıldıktan sonra İngilizler Yahudileri gemilerle bölgeye getirdi ve yerleştirmeye başladı. Dünyanın başına Siyonist İsrail’i bela eden devlet İngiltere’dir. İşin arkasında İngiltere var. İsrail hem Müslümanları öldürüyor, hem de teröristlikle suçluyor. Bu mesele bir şekilde Müslümanların lehine sonuçlanacak. Oradaki Müslümanlar zaten 7 Ekim’de tarihin en büyük yenilgisini İsrail’e verdirdi. Onlar üzerine düşeni yaptı. Şu anda Müslümanların elinde 250’ye yakın esir var. 7 Ekim’den sonra ölen bütün insanların sorumlusu biziz, oradaki Filistinliler değil. Müslümanlar birleşmek zorunda, bir araya gelmek mecburiyetinde. Zaman ittifakları gerçekleştirme zamanı. Bizim ortak bir noktamız var… Kıblemiz bir, kitabımız bir, peygamberimiz bir, dolayısıyla herkesi bu Kudüs davasında birleştirmek zorundayız. Müslümanlar bugün fitneye yol açacak söylem ve eylemden uzak durmalı ve Kudüs davası etrafında birleşmeli.” şeklinde konuştu.