KTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Ana Bilim Dalı'nın yapı sağlığı izleme laboratuvarında suni deprem sarsıntısı verilen masa üzerine konulan model inşaatlarda; beton kalitesinin depremlere karşı dayanıklılı
KTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Ana Bilim Dalı'nın yapı sağlığı izleme laboratuvarında suni deprem sarsıntısı verilen masa üzerine konulan model inşaatlarda; beton kalitesinin depremlere karşı dayanıklılığı test ediliyor, yapıda oluşabilecek hasarlar belirleniyor. Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, "Üzerine 30 ton yük koyduğumuzda 2G ivmesine kadar deprem uygulayabilen masayla farklı güçlendirme yöntemleri uyguluyoruz. Masa üzerindeki yapıyı depreme maruz bıraktıktan sonra güçlendirme yönteminin uygunluğunu belirliyoruz" dedi.
KTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Yapı Ana Bilim Dalı'nın yapı sağlığı izleme laboratuvarında, hidrolik sistemle çalışan ve suni deprem etkisi oluşturan sarsıntı masasında, farklı özellikler ve dayanıklılığa göre inşa edilen bina modellerinin depreme dayanıklılığı teste tabi tutuluyor. 2G deprem ivmesi uygulanabilen ve 30 ton taşıma kapasitesine sahip sarsma masasının üzerine konulan uzmanlar tarafından inşa edilen bina modellerine, farklı dalgalarda deprem sarsıntısı uygulanıyor. Şiddetli sarsıntılara maruz kalan yapılarda oluşan hasarlar tespit edilip, dayanıklılığı ölçülerek, üzerinde çeşitli güçlendirme yöntemleri de deneniyor. Uzmanlar, laboratuvar ortamından çıkan sonuçlara göre yapılarda güçlendirme yöntemlerine yönelik çözümleri de ortaya koyuyor. Testlerden elde edilen sonuçlar ayrıca deprem yönetmeliğine eklenmesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'na bağlı AFAD ile de paylaşılıyor.
'BİRÇOK BİNANIN DENEYLERİNİ YAPIYORUZ'
Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkıma uğrayan 11 ildeki binaları inceleyen ekipte bulunan Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, deprem sarsma masasını, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı özel ödülü aldıktan sonra KTÜ ve TÜBİTAK'ın desteğiyle kurduklarını ve TÜBA başta olmak üzere ulusal ve uluslararası birçok ödül aldıklarını söyledi. Masanın özelliklerini ve testleri anlatan Altunışık, "Bu sarsma masası, üzerine 30 ton yük koyduğumuzda 2G ivmesine kadar deprem uygulayabilen 4 metreye 4 metre boyutlarında, Türkiye'nin en kapasiteli iki tane sarsma masasından bir tanesi. Burada mevcut yapı stokumuzu temsil eden yani düşük beton kalitesi, yetersiz donatı, yetersiz kesitlere sahip ve mevcut korozyon durumunu yansıtan modeller inşa ediyoruz ve bu modellerin depremde nasıl davranacağını görmek için sarsma masasının üzerine yerleştiriyoruz. Burada birçok betonarme, çelik, yığma ve ahşap binanın deneylerini yapıyoruz" dedi.
'FARKLI GÜÇLENDİRME YÖNTEMLERİ UYGULUYORUZ'
Ülke genelindeki mevcut yapı stoğunun depreme karşı dayanıklılıklarını ölçmek için tasarladıkları bina modellerinde sarsıntı ve çeşitli bina çarpışma testleri yaparak yenilikçi güçlendirme yöntemlerini denediklerini belirten Prof. Dr. Altunışık, "Test ettiğimiz modellere farklı güçlendirme yöntemleri uyguluyoruz. Depreme maruz bıraktıktan sonra karbon kumaşlarla sargılama, dış çerçeve ekleme, çapraz eleman kullanımı, sismik izolasyon, kesit büyütme gibi güçlendirme yöntemlerinin hangisi uygun, hangi tür yapılara bu güçlendirmeler uygulanabilir gibi uygulama detaylarını inceleyip karar veriyoruz. Bu sarsma masası olmadan bunlara karar vermenin çok zor olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
'DEPREM YÖNETMELİĞİNE ÖNERİ OLARAK SUNDUK'
Deprem sarsma masasında çalıştıkları bina modelinde, birbirine bitişik binaların deprem sırasındaki çarpışmasının yarattığı hasarı test ettiklerini anlatan Prof. Dr. Altunışık, "Şu an görülen model, 2 katlı tek açıklıklı betonarme bir binanın aksı. Doktora öğrencimizin tez çalışması olarak betonarme binaların çarpışma etkisini ve kullanılması gereken derz mesafesini çalıştık, depremler sonrasında bitişik nizam veya yetersiz derz boşluğuna sahip binalarda farklı çarpışma durumları tespit ettik. Mevcut bina stoklarımızı yani düşük beton kalitesine sahip, yetersiz etki aralıklarına sahip mevcut yapılarımızı temsil ediyor. Deprem anında 2 binanın arasında yeterli boşluk olmadığı taktirde binalar birbirleriyle çarpışıyorlar ve bu çarpışma anında binalar aşırı derecede hasar görüyorlar. Modelin etrafına deney sırasında çelik konstrüksiyonlar ve çarpışma duvarı yerleştiriyoruz ve farklı ivmelerdeki depremlere maruz bırakıyoruz. Aynı ve farklı kat seviyeleriyle farklı rijitliklere sahip yapıları test ediyoruz. 6 farklı çarpışma türünün 3 tanesini laboratuvarımızda doktora tezi kapsamında test ettik. Yetersiz olan derz boşluklarını ölçüp, olması gerekeni belirleyip, deprem yönetmeliğine öneri olarak sunduk. Çarpışma etkilerini azaltmak için aradaki boşluğa hangi malzemelerin yerleştirilmesi gerektiğiyle ilgili çalışmalarımızı hem bilimsel makale olarak yapıyoruz hem de TÜBİTAK'a bir sonuç dosyası olarak sunuyoruz" dedi.
GÜÇLENDİRMEDE KARBON KUMAŞ ETKİSİ
Prof. Dr. Altunışık, ayrıca depremlerden sonra güçlendirme yöntemlerinden biri olarak gündeme gelen kompozit karbon ve cam takviyeli kumaşlar üzerinde 15 yıldır çalışmalar yaptıklarını, bu kumaşların binalara kazandırdığı dayanıklılığa, depremin vurduğu Hatay'da şahit olduklarını aktardı. Altunışık, "Hatay'da 3 tane bloğun 1 tanesinin kompozit karbon kumaşlarla güçlendirildiği için ayakta olduğunu, diğer ikisinin ise yıkıldığını görünce ülkemizde bir anda karbon kumaşlara ilginin arttığını görüyoruz. Fakat uygulama yapılması için binalardan istenen minimum performans kriterleri mevcut. Kompozit kumaşların hangi elemanlara uygulanacağı, kaç kat sarılacağı, hangi gramaj ve açı değerlerine sahip tiplerin seçilmesi gerektiği gibi hususların konusunda uzman kişiler tarafından hesaplanması ve belirlenmesi gerekmektedir" dedi.