Korkutan şiddet tablosu, toplumsal cinnet mi?
Artan şiddet olayları, "toplumsal cinnet mi geçiriyoruz" sorusunu gündeme getirdi. 2024 yılının ilk 10 aylık döneminde 290 kadın; erkek şiddeti nedeniyle hayattan koparılırken, son bir yılda 3 bin 773 silahlı şiddet olayı yaşandı. Uzmanlara göre yaşananların en büyük nedenlerden biri değerler erozyonu ve hastalıklı ruh haline sahip kişilerin toplumsal yaşamda yer almaları.
Son günlerde her sabaha ayrı bir cinnet haberi ile uyanıyoruz. Kadınlar, çocuklar ve hayvanlar vahşi cinayetlerin kurbanı olurken; kamu görevlilerine pervasızca saldırılar yaşanıyor. Öyle ki, ilk 10 aylık dönemde 290 kadın, erkek şiddeti nedeniyle hayattan koparıldı. Adalet Bakanlığı'nın raporuna göre, 2023 yılında kasten yaralama suçundan 361 bin 147 kasten öldürme suçundan ise 7 bin 229 dava açıldı. Dahası, cinayet davalarında 9 yılda yüzde 42, yasa dışı silah davalarında ise yüzde 100 artış söz konusu. Umut Vakfı ise 2023’te ise 3 bin 773 silahlı şiddet olayı yaşandığını, bu olaylarda 2 bin 318 kişinin hayatını kaybettiğini, 3 bin 820 kişinin ise yaralandığını kaydediyor. Artan şiddet sarmalı ve nedenlerini yorumlayan uzmanlar ise silahlanmadaki artışa dikkat çekerken, Meclis'te acil komisyon kurulması gerektiğinin altını çiziyorlar.
Cinayet davalarında 9 yılda yüzde 42 artış yaşandı.
SEBEBİ ANOMİ Mİ?
Prof. Dr. Nilüfer Narlı (Sosyolog):
"Tüm bu cinayet vakalarında, aile içi iletişim dinamikleri; erken çocukluk döneminde şiddete tanık olma durumları araştırılmalı. Son 10 yılda artarak şiddetlenen anomi, toplumda moral çöküntüye ve hukuk eksikliğine yol açtı. Anomi, sosyal kurallara uyulmaması, normsuzluk ve amaçlara ulaşmak için gayri meşru araçların kullanılmasında sakınca görülmemesidir. Bu durum, suç ve şiddeti besleyen bir ortam yaratıyor. Bu ortamda hızla hazza ve paraya ulaşmak isteyen gençler ile onları kullanan suç çeteleri ise suç ve şiddet sarmalını güçlendiriyor."
ANTİDEPRESAN ARTIŞI
Prof. Dr. Nevzat Tarhan (Psikiyatrist):
"Şiddet olaylarına baktığımız zaman büyük oranda madde kullanan kişilerin etkisi olduğu görülüyor. Türkiye’de de yasal olarak denetimli serbestlik gibi bir sistem oluşturuldu. Türkiye’de İPSOS raporuna göre şu anda antidepresan kullanımında ABD’den sonra en çok artışın Türkiye’de olduğu görülüyor. Bağımlılık tedavisi medikal tedaviye indirgenmiş durumda. Medikal tedavi, psikiyatristlerin baş edebileceği bir şey değil. Onun için bu artık ciddi bir güvenlik sorunu haline geldi. Bu olayların artacağı gözüküyor. Şiddet olaylarında ekonomik zorluklar ve stres etkisi sonuçtur, sebep genellikle güven azalması ve mutsuzluğun artmasıdır.
Dr. Ayhan Akcan (Psikiyatri Uzmanı):
"Toplumda, gerginlik problemi ve ciddi sosyal sorunlar var. Öfke kontrolü ve saldırganlığın sonuçları ortada. İnsanlar, silaha kolayca ulaştıkları için her gün cinayet haberlerini duyuyoruz. Toplumsal boyutta cinnet getirme var ve bu durum insanlarda korku oluşturuyor. İnsanlar, saldırganlığın en uç noktası olan kontrol kaybının ortadan kalkıp çevresindekileri ve kendisini yok etmeye başladı. Çözüm yolu ise, bu kişilerin acilen destek almaları. Bir nesli kurtarmak için uzun vadede çözüm bulunmalı. Her bir şikayet, intihar, aile içi şiddet takibe alınmalı, sadece polisiye tedbirler yetmez. Meclis komisyonları oluşturulmalı.
DEĞERLER EROZYONU
İsa Altun (Emekli polis):
"Yaşanan şiddet halinin pandeminin yansıması olduğunu düşünüyorum. Pandemi döneminde madde kullanımı artarken, birçok insan psikolojik destek alamadı. Son şiddet olaylarına genelde pandemi kuşağı gençlerinin karıştığını görüyoruz. Bu olayların çözülmesinde polislerin de yetkilerinin arttırılması çözüm olabilir. Eskiden manevi değerler daha güçlüydü. Yapay gündemler değil de halkın sorunlarına eğilmek gerekiyor. Toplumsal şiddet dilinin her alanda yok edilmesi lazım. Milli değerlerimiz güçlenmeli." Çocuklar da vahşi cinayetlerin kurbanı oluyor.
İLKELLEŞİYORUZ
Dr. Deniz Bağrıaçık (Sosyolog-yazar):
"Bütün dünyada bir geçiş süreci yaşanıyor. Üretim biçimi değişiyor, meslekler, kadın erkek ilişkileri, toplumsal cinsiyetler değişiyor. Ekranlarla kuşatıldık. Bu yaşananlar, entelektüel çöküşün sinyali. Öfkelenince en ilkel halimize geri dönüyoruz. Öfke anında normal insanların bunu kontrol etmeleri lazım, bu iletişimi şiddetle kurmaya çalışanlar ise aciz, sözünü kabul ettirmeye çalışan tahammülsüz kişiler. Hasta kişiler topluma salınıyor, bunun da önlemlerini almak lazım. Uyuşturucu kullandığında beyin kimyanız değişiyor, suça yatkınlık artıyor."
Aykutalp Arıcı (Hukukçu):
"TÜİK’in suç tiplerine göre hükümlü sayısına ilişkin 2011-2020 dönemi incelendiğinde, şiddet suçlarından hükümlü olanların sayısı 2011 senesinde 17 bin 222 iken bu rakam 2020 yılında 71 bin 885’e çıktı. Şiddet suçları bakımından Türkiye, Avrupa’nın en yüksek 9. cinayet oranına sahip. Kadına karşı şiddet oranlarında ise Türkiye, Avrupa ve OECD birincisi."Web Özel