Yapılan basın açıklamasında şunları söylediler:
“Biz Müslümanlar için Kudüs ve Mescid-i Aksa sıradan bir toprak parçası değildir. Kudüs ve Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi, Peygamber Efendimizin miraca çıkarken ilk uğradığı yer, tevhit akidesinin ilk merkezlerinden biridir. Bu yüzden Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa davası bir inanç ve iman davasıdır. Biz Müslümanlar için Mekke, Medine, Kabe ve Mescid-i Nebevi ne kadar kutsalsa aynı şekilde Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa’da o kadar kutsaldır. Bu gün Filistin’de Kudüs’te ve Mescid-i Aksa’da Müslümanların inancı ve kutsalları siyonist işgalcilerin postallarıyla çiğnenmektedir. Bu kutsallarımıza sahip çıkmak namaz kılmak, oruç tutmak kadar ehemmiyetli bir ibadettir. Kudüs ve Mescid-i Aksa, ümmetin izzeti ve namusudur. Ümmetin izzetini ve namusunu muhafaza eden direniş hareketinin yanındayız. Siyonist işgal rejiminin yapmış olduğu savaş suçlarının haddi hesabı yok. Bugün zailimin safında yer alıp, birkaç dünyalık menfaat elde etmektense, mazlum safından yer alıp kahramanca ve izzetlice dik durmayı bir şeref olarak kabul ediyoruz. Şunu unutmayalım, siyonistlerin 'büyük israil projesi' vardır. Büyük israil projesine göre, Nil ile Fırat arasındaki tüm toprakları işgal etme gibi bir hayal dünyaları var. Bu hayal dünyalarını başlarına yıkan Aksa Tufanı hareketine ve kahraman mücahitlere çok şey borçluyuz.
Beylik sözlerin tükendiği günlerdeyiz. Dünyanın dört bir yanından feryatlar yükseliyor. Siyahlar, beyazlar, çekik gözlüler, zenginler ve fakirler, insanlığı temelinden sarsan bir gerçekliğe şahitlik ediyor. Gazze, tarihte eşi görülmemiş bir vahşete sahne oluyor!
Son yüzyılın en barbar, en alçak soykırımının yaşandığı Gazze’de 30 binden fazla insanımız, kardeşimiz, evladımız, annemiz bombalar altında can verdi. Hastaneler, ambulanslar, okullar, camiler, pazar yerleri, yardım kuyrukları acımasızca vuruluyor. Çocuklar ve yaşlılar açlıktan ölüyor. İnsanlık dışı ne varsa şu an Gazze’de yaşanıyor.
Gazze’de katledilen sadece canlarımız değil, insanlığın vicdanıdır. Öldürülen bebekler, çocuklar, kadınlar ümmetin ayıbıdır… Yardım kuyruğunda bombalanan bedenler, açlıktan ölen çocuklar, yaşlılar, evladının cesedini poşetle taşıyan babaların utancı, insanlığın yüzünü bin yıl kızartmaya yeter.
Cahit Zarifoğlu’nun “Etimle kemiğimle bu çağdan nefret ettim.” dediği noktadayız. Acı, öfke ve kahır içindeyiz!
Ama onurlu ve ahlaklı direnişin ana karargâhı olan Gazze umudumuzu diri tutuyor... İzzetli kardeşlerimiz mücadeleye devam ediyor.
Dünyanın farklı coğrafyalarındaki vicdan sahibi insanlar, yeryüzündeki en organize ve en örgütlü kötülüğü olan Siyonizm’e karşı mücadele ediyorlar. Küresel vicdanlarıyla Katil İsrail’e, Katil Amerika’ya ‘DUR’ demek için vazgeçmeden yürüyorlar! Alanları dolduruyorlar! Seslerini yükseltiyorlar!
2003 yılında “Zulüm bizdense ben bizden değilim” diyerek Refah’ta Siyonist buldozerin altında kalarak canıyla bedel ödeyen Amerikalı Rachel Corrie’nin sesini yükselttiği gibi!
2024 yılında ABD'nin katil Siyonist ordusuna desteğine karşın "Soykırım suçuna ortak olmayacağım" diyerek hayatını ortaya koyan Amerikalı asker Aaron Bushnell’in Filistin halkının savunucusu olarak ölümsüzleştiği gibi...
Aaron Bushnell, Rachel Corrie gibi dünyanın özgür insanlarının hafızasında, Filistin ile küresel dayanışma ruhunun bir sembolü olarak kalacaktır.
Buradan tekrar yüksek sesle ifade ediyoruz ki Filistin davasına sahip çıkmaya devam edeceğiz. Filistin halkının özgürlük mücadelesinin sonuna kadar arkasındayız. Aksa Tufanı, İslam coğrafyasının özgürlük hikayesidir. Bu hikâyenin bütün kahramanlarını buradan bir kez daha selamlıyoruz.
Kahrolsun ABD! Kahrolsun İsrail, Kahrolsun küresel emperyalizm! Selam olsun Kassam Tugaylarına!”
