ASENA SAĞLAM


ÇOK GEÇ OLMADAN

Millet olarak çok zor günlerden geçtik, zor sınavlar verdik, pek çok kez sınandık ve sınanmaya da devam ediyoruz.


Millet olarak çok zor günlerden geçtik, zor sınavlar verdik, pek çok kez sınandık ve sınanmaya da devam ediyoruz.  Varlığımız ve bağımsızlığımız için en ağır bedelleri ödedik. Ne bu toprak parçasını vatan yapabilmek kolaydı ne de hakkımız olanı alabilmek.  Her satırı atalarımızın destansı fedakarlıklarıyla yazılan tarih omuzlarımıza hep büyük sorumluluklar yükledi…

Sorumluluklarımızı yeterince yerine getirebiliyor muyuz?

Birçoğumuzun gündelik hesaplarla geçip gidiyor ömrü. Ancak kendimize gelmek, sorumluluklarımızın bilincine varmak zorundayız. Sadece olanı korumak yetmez, kendimize dönerek bu topraklarda güzellikler yeşertebilmeliyiz. Gençler, tarihin omuzlarına yüklediği sorumluluğu layıkıyla yerine getirebilmeli, bunu yaparken geleceğe de ümitle bakabilmeli. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetlerini her ne pahasına olursa olsun korumalı ve gözümüzden bile sakınmalıyız.

Önce inanmak sonra inancımızın gereğini yerine getirmek gerekir.

Dönem dönem inancımızı, yarınlara dair hevesimizi kırmak için içeride ve dışarıda bir takım oyunlar tertipleniyor. Çünkü inancını kaybeden insan mücadele azmini de kaybeder. 

Bu oyunlar Türk’ün iradesi ile yıkılmalı, amacına ulaşamamalı. Her zaman daha ileriye gitmek, hür ve müreffeh bir dünya için güçlü bir Türkiye zorunluluğunu hissedip ona göre adımlarımızı atmalıyız. Memlekete hizmet etme heyecanı hep diri tutulmalı.

Anne, babalara, öğretmenlere, geleceğimize hükmetmeye talip olan siyasetçilere, yarınımızı şekillendiren yöneticilere çok iş düşüyor. Milli ahlakı ve vicdanı hep birlikte hakim kılmak zorundayız. El birliği ile Türk milletinin kaderi üzerinde çıkar hesabı yapanları hüsrana uğratmak için çabalamalıyız. 

Bizim sorumluluktan kaçma, çıkar peşinde koşma, UYUMA şansımız yok. Bilinçsizce yaşamaya devam etmek yarın bize çok pahalıya mal olabilir.

Milli manevi değerlerden bir haber, millet olma bilincini kaybedip insan topluluğu olarak yaşamaya başlayan nesiller yaratmamak için, yarın çok geç olduğunu görmemek için kendimize dönmek zorundayız…

Bak ne der Oğuz Han, Alparslan, Tuğrul:
Ey Bozkurtlar soyu! Yerinden doğrul!
Silkin!... Öz mâyanla yeniden yoğrul!
İnsanlığı nûra kavuştur yine
Uyan ey!... Kendine dönmeyi dene.

Acunda ne varsa kurudan, yaştan
Al Dede Korkut'tan, Hacı Bektaş'tan
Malazgirt ufkuna doğ yeni baştan...
Dilerim Tanrı'dan bu devran döne,
Uyan ey Türk!... Uyan! Uyumak nene?