NESLİHAN EYÜBOĞLU


SOSYAL HAYATTA SOSYAL MEDYA

Bilgi üretim ve tüketiminin hızla değiştiği ulaşma kaynaklarının farklılık gösterdiği  günümüzde adına sosyal medya denilen bir ortam var.


Bilgi üretim ve tüketiminin hızla değiştiği ulaşma kaynaklarının farklılık gösterdiği  günümüzde adına sosyal medya denilen bir ortam var.

Günümüz insanlarının birçoğu tarafından hayatın vazgeçilmezi olarak nitelendirilen sosyal medyanın birey, aileler ve toplum üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkileri uzun zamandır tartışılıyor.

 

Sosyal medyanın olumsuz etkileri noktasında neler yapılabilir, sosyal medyayı olumlu kullanmanın yolları nelerdir gibi sorular çerçevesinde tartışmalar yapılırken özellikle bir kesim farkediliyor ki tamamı ile bu alanı kullanırken okumuşluğuna rahmen çok cahil.

 

Nasıl ki hayatımızı kolaylaştıran iletişim olsun ulaşım olsun diğer teknoloji araçlarına hayatımızda yer veriyorsak, sosyal medyaya da hayatımızda yer vermemiz son derece normal, hatta gerekli denebilir.

Ancak hayatımızı kolaylaştırdığı kadarıyla hayatımızda ne kadar yer alması gerektiğinin altını çizerek. Yani sosyal medya hayatımızı kolaylaştırdığı kadar var olmalı,

hayatımızı zorlaştırdığı an başka bir alternatif bulmamız gerekir.Çünkü esas olan sosyal medyada değil hayatta var olabilmek.

 

Sosyal medyanın aşırı kullanımı özellikle ergenlik çağındaki bireylerdeki kimlik oluşumuna olumsuz etki eder. Çocukların ve gençlerin gelişim dönemlerinde kendilerinden memnun olmadıkları zamanlar olabilir. Sosyal medyanın sunduğu imkanları kullanarak, memnun olmadıkları özelliklerini geliştirmek yerine sahte profillerle kendilerini olmadıkları şekilde yansıtmaları mümkündür. Genellikle kendilerini yine sosyal medyadan aşina oldukları ve rol modelleştirdikleri kişilere yakın göstermeleri sık karşılaşılan bir durumdur.

 

 

Sosyal medya bağımlısı olan bir birey gündelik işlerine olan ilgisini giderek kaybeder. Özellikle odaklanma gerektiren eylemlerde bireyin dikkati dağılır eyleme ara verip sosyal medyada olan gelişmeleri takip etme arzusu uyanır. Bu durum kişinin gün içinde yapması gereken işleri ihmal etmesine veya eksik yapmasına yol açabilir.

 

Sosyal medyada fazla zaman geçirmek bireyin gerçek yaşantısıyla bağını zayıflatır.

Unutmamak gerekir ki sosyal medya kötü niyetli eylemlerin de sık karşılaşıldığı bir platformdur. Birey kendisini sosyal medya aracılığı ile dünyaya sunarken gelen her etkileşim olumlu olmayacaktır. Sosyal medya bağımlıları bu platformda normal bir bireyden daha fazla zaman geçirdiğinden bu tarz olumsuz eleştirilere ve kötü niyetli eylemlere maruz kalırlar. Bu durum bireyin psikolojisine olumsuz etki eder ve depresyona sürükleyebilir.

 

Oysaki ilişkilerin derinleşmesi için göz göze, yüzyüze bir ilişkinin kurulması lazım.

İnsan bakılmak ve bakmak istiyor, değer görmek ve değer göstermek istiyor, saygı görmek ve saygı göstermek istiyor.

Biriyle görüşürken bir taraftan gözleriniz telefonunuzun tuşlarındaysa karşınızdaki insan kendisini değersiz hissediyor.

Bunu aileniz çocuklarınız arkadaşlarınız dostlarınız kısaca hayatınızdaki tüm insanlar böyle hisseder ve böyle ister.

 

Bir anlamda evet sosyal medya uzaktaki insanı yakın kılıyor ama yakındakini daha da uzaklaştırıyor denebilir.

Uzaktaki insanı bu kadar yakın kılması da problem aslında. İnsan öncelikle yakın çevresi ile düzenli ve derin bir ilişki kuracak, uzak çevresi ile ise mesafeli ve seviyeli bir ilişki kuracak.Diğer türlü zarar görmesi çok muhtemel.

 

Malum bu çağ için; hız, haz çağı diyorlar.

Yani bir an önce, hemen şimdi, çokça istediğim olsun.

Hemen olsun, beklemeyeyim, sabretmeyeyim. Sabır gücünü, sabır erdemini kaybediyorum. Çok bir şey yapmadan olsun. Çok emek vermeme, çok mücadele etmeme gerek kalmasın.Çok fedakârlık yapmama gerek kalmasın.Burada fedakârlık erdemini, emek erdemini kaybettik.Çokça olsun.Bir tane

iki tane gelmesin çokça gelsin.

Burada kanaat, bereket kavramlarını kaybettik.

 

Sosyal medya ilişkilerine baktığımızda da böyle. Sosyal medya ilişkilerinde çokça insan, her an, hemen varlar.

Ve o insanlara ulaşmak için, onlarla yazışmak için bir emek vermeye gerek yok. Cumhurbaşkanıyla yazışıyor adam. Bakana bir şeyler yazıyor, cevap alıyor.Vekile sesleniyor paldır küldür girişiyor yorumlara.

Vekil de cevap veriyor kendisine ama işi varsa yoğunsa eğer sadece emojilerle.

Hiç emek vermeye gerek yok yani.

Bir kaç tuşla işlem kolaylaşıyor.

Fedakârlık yapmaya gerek yok.

Ve çokça insan var.

Karşımda böyle bir kanal var kullanayım diyor.

Sonuç mu?

Kara bahtım kör talihim. Koskoca bakan sizi mi takip edecek.Koskoca vekil size mi yorum yetiştirecek.

Adamlar ülkeyi kurtarıyor sosyal medyadan.

Sizin ne derdiniz var ne paylaştınız nasıl  bir yaşantıya sahipsiniz bunu mu inceleyecekler.

Yolla twiti gelsin favlar,yap bir facebook paylaşımı gelsin yorumlar,at bir instegram hikayesi yetmedi paylaş bir instegram fotoğrafı layklar hava da uçuşsun.

Kaldır ülkeyi indir ülkeyi...

 

Bir idarî amir paylaşım yapıyor cümle tamamı ile imlâ hatası.

Bir vekil twit atıyor cümle tamamı ile organik ve yerli şive.

Bir müdür bir eğitimci bir amir paylaşım yapıyor cümlenin sonu başı birbirine karışmış.

Bilgi desen yanlış,fikir desen kirli,duygu desen yoksun,görüş desen taraflı...

 

Alan hangi alan olursa olsun eğitimsiz olmaz.

Hele ki böylesi göz önünde haklı temsil eden bireylerin böylesi hatalara kendi kendini maruz bırakması oldukça üzücü.

Belli bir kesim ile bağlantı kurmaya çalışan temsil heyeti kendi fikir düşünce ve çalışmalarını bu kesime bildirmeye çalışırken sosyal medya üzerinden seslendiği bu kesimin maddi manevi durumunu hayat yaşantısını bilmiyor görmüyor ve dolayısı ile işin gerçek yüzünü profil fotografları kapatıyor.

Açılan fake hesaplar ise işin en tehlikeli tarafı.

 

Ve sıra savunucular da.

Öyle bir kesim de var ki tam anlamı ile sürü psikolojisi içinde."Baş nereye ayaklar oraya" dercesine doğruyu yanlışı birbirinden ayırmadan öz eleştiri yapmadan temsilcilerini savunma halindeler.

"Al takke ver külah" hesabı şakşakcı tayfasından tutun da kendi öz kimliklerini saklayıp temsilcilerinin kimliklerine bürünüp destek verme yarışındalar.

 

Sonuç mu?

Yine hüsran.Çünkü cahilce atılan bir adım Âlimce sonuçlar doğurmaz.Yetersiz bir bilgiye sahip insanın peşinden koşulmaz.

Kendi fikri haricinde başka bir fikri dinlemeyen insanın fikrinin arkasından gidilmez.

Karşı fikirden bir kişisel gelen düşünceye alaycı bir tavırla cevap verme yarışı içinde olan bir lider,bir temsilci,bir idareci bulunduğu alanı değil bir adım ileriye taşımak günden güne geriletir.

 

Nasıl demişti Mümin Sekman;

"Bilgi beş harflidir,beşte dördü ilgidir."

 

Zaman zaman alanı dışı kişisel paylaşımlar yapmak kendilerinin de insan olduklarını hatırlatmak ve özellikle siyasiler için söylemiyorum ki seçmenleri ile siyaset dışı farklı ortak noktalar yakalayabilmek açısından oldukça önemlidir.

Peki siz bunu yapan kaç siyasi tanıyorsunuz?

Takipçilerden gelen mesajlara zamanında dönüş yapmak,yorumlardaki ince düşünceleri incelemek,varsa sorun çözüm odaklı davranabilmek zor olmasa gerek.

Bu karşılıklı etkileşim hem idare etmek zorunda olunan kurum hem  sorumluluğu alınmış olunan görev hem de temsil edilen kitle ile olumlu yönde ilerleme sağlar.

 

Bunun aksi bir tavır içinde olmak bencillik göstergesidir.Yapıcı olmak yerine yıkıcı bir tavır içinde olmak demektir.

Unutmayınız ki sosyal medya kişiyi vezir de eder rezil de.

Ve yine unutmayınız ki insan özünü sözüne döktüğü için fazla layk fazla güven hissi oluşturmaz.

 

Tıpkı Theodore Roosevelt 'in de dediği gibi;

"Bir insanı ahlâken eğitmeden sadece zihnen eğitmek topluma bir belâ kazandırmak demektir."

Sizler de bu sosyal alanı kullanıp kendi alanınızda başarı sağlamak istiyorsanız önce kendinizi ahlâken sonra da zihnen eğitin.

 

Kolay olana karışma,eğitim alıp sosyal hayata karış...

 

Neslihan Eyüboğlu